Ne Zaman Evleneceğim?

Ne zaman evleneceğim

Eski zamanlardan günümüze kadar özellikle kadınları ilgilendiren çok önemli bir soru var: Evleneceğim zamanı nasıl öğrenebilirim?

Fal baktırmadan, medyumlarla uğraşmadan, sadece bilimsel yollarla ne zaman evleneceğinizi öğrenmek istemez miydiniz?

Bu yazının tamamını okuduğunuzda evleneceğiniz zamanı kolaylıkla öğreneceksiniz.

Evlilik Nedir?

Evlilik; iki yabancının farklı değerler, bazen farklı kültürlerle ve iki ayrı aile hikayesiyle bir araya geldikleri ve kendilerini yeniden anlamlandırdıkları, yeni ve özel bir yapı olarak tanımlanabilir. Evlilik, çocuk sahibi olmanın yasal yolu olarak görülüyor.
evlilik yüzükleri

Bu konuyu farklı yönleriyle ele almak gerekirse;
Sosyolojiye göre evlilik, insan gruplarının hayatları boyunca uyguladıkları ve geliştirdikleri sosyal unsurlarla yüklü bir kavramdır. Kültürler arası farklılık göstermesi sosyal unsurların değişik kültürler içinde oluşması ve farklı değer yargılarıyla yüklenmiş olmasıyla açıklanabilir. Toplumlar kimin kiminle, kaç eşle ve hangi şartlar altında evlenebileceğine dair bir takım kurallar oluşturmuşlardır. Çok değişik uygulamalar olmakla beraber evlilik akdi, esas itibariyle toplum tarafından onanan kadın ve erkek ya da kadınlar ve erkekler arasında oluşturulan bir ilişki türünü karakterize etmektedir. İlişkinin belirli kalıplar içinde oluşması da evliliğin sosyal bir kurum olarak ele alınıp incelenmesine olanak vermektedir. Aile birliği sürekliliğini evlilik kurumuyla sağlar. Başka bir deyişle evlenme olgusu aileyi oluşturan toplumsal ilişkileri belirli kalıplar içine yerleştiren bir akittir…

Ne zaman evleneceğim sorusunun cevabını vermeden önce, “Neden Evlenilir” sorusuna cevap verelim….

Neden Evlenilir?

Evlilik neden istenir neden ihtiyaç duyulur. Bu sorular otoritelerce merak konusu olmuş ve çözümlenmeye çalışılmıştır.

Evlilik çoğumuz için normal, olağan bir amaçtır. İlkokulda Sosyal Bilgisi dersinde öğrendiğimiz şey ‘insanlar doğarlar, büyürler, evlenirler ve ölürler’di. Daha küçüklükten oyunlarla belirlenen roller de bizde evlilik portresini oluşturmaktadır. Evlilik sistemi gerek eğitimle gerekse yargılarımızla bizlere aktarılmakta ve kaçınılmaz olarak neredeyse kaderimizde bulunmaktadır. Bununla birlikte evliliğin sebebi ne olursa olsun kökende kişinin hayatına bir mana katmak içindir.İster kadın ister erkek olsun evlenirken kesinlikle akıllarda olumlu evlilik hayalleri vardır. Bu hayaller bir noktada ailenin yapı taşlarını oluşturmaktadır. Evlilik yani nikah akdi legal bir bağdır ve ailenin de temeline güç katmaktadır. İnsanlar birtakım ihtiyaçlarını aile kurarak karşılamaktadırlar. Örneğin ait olma ihtiyacı önemli bir ihtiyacımızdır ve yuva kurduğumuz zaman birilerine ait olduğumuzu hissederiz. Çocuk sahibi olmak için artık tek yol evlilik değildir ancak çoğu insan hala yuva kurarak çocuk sahibi olmayı tercih etmektedir. Yalnız kalmak istemeyen çoğu insan için evlilik bağı ile hayatı paylaşmak tercih meselesidir. Toplumsal yapımız evlilik bağı ile cinsel birlikteliği legalleştirmiş olduğundan insanlar bunun için de evlilik yolunu seçebilmektedir. Bizim için özel olan insanla sevgiyi paylaşmak, vaktinizi birlikte geçirmek için de evlenmeyi tercih edebiliriz.

Her zaman kadınlar ister sanıyorsanız yanılıyorsunuz; erkekler de evlilikte eşlerinden ilgi ve alaka beklerler. Özellikle eşleri çalışıyorsa, evdeki sorumluluklarını ihmal etmemelerini isterler. Yaşam müşterek. Evdeki işleri paylaşan erkekler, arta kalan zamanda ilgi görmeyi de hak ederler.

Peki ilk evlilik ne zaman gerçekleşti? Cevabı bizi ne zaman evleneceğimiz hakkında bilgi edinmeye iletecek.

İlk Evlilik Nasıl Oldu?

İlk evlilik nerede ve nasıl oldu? İnsanoğlu neden evlenmeye ihtiyaç duydu? Evlilik ne zaman ortaya çıktı? İşte evlilik tarihi hakkında bilmedikleriniz…

ilk evlilik sözleşmesi

Yukarıda gördüğünüz papirüs, dünya üzerinde bilinen en eski evlilik sözleşmesi. Pa–igesh ile Ta–ti–lyemhotep arasında imzalanan bu evlilik sözleşmesi, papirüs üzerine demotik yazıyla (hiyeroglif ile akraba bir tür resim yazısının halk tarafından kullanılan yalın bir türü) yazılmış.

Sözleşmede erkek, boşanma durumunda otuz gün içinde belirlenen miktarda parayı ödeme şartını kabul ediyor. Kadınsa, evlilik anlaşmasında belirtilen mal varlığının 3’te 1’ini ve hatta daha fazlasını alabiliyor. O döneme ait birçok sözleşme evlilikten doğan çocukların erkeğin varisi olarak yetiştirilmesini şart koşuyor. Papirüsün arkasında ayrıca sözleşmeye şahitlik eden sekiz kişinin adları var. Evlilik sözleşmeleri ilk olarak Antik Mısır’ın Son Hanedanları Dönemi’nde (İÖ 661–332) kayda geçirilmeye başlandı ve İS birinci yüzyıla kadar devam etti. Genelde erkek tarafından hazırlanan sözleşme, her iki tarafın nafaka ve mal varlığı konusundaki haklarını gösteriyordu. Yasalara göre evliliklerin kayda geçirilmesi zorunlu değildi.Bu sözleşmelerin yazıldığı çağda kadının kocasını terk etmesi mümkündü. Boşanma nedenleri arasında, taraflardan birinin zina yapması, kadının dünyaya varis getirememesi, erkeğin karısından hoşlanmaması veya başka bir kadınla evlenmek istemesi yer alıyordu. Bu arada, boşanmanın nedeni ne olursa olsun, kadının kocasından yardım alma hakkı vardı. Boşanmanın ardından her iki taraf da evlenmekte serbestti.

Sümerlerde Evlilik
Sümerli genç kızların tapınaklara adanmaları âdetti. Kızlar buralarda tanrının temsilcileriyle beraber yaşarlardı. Bunun dışında evlilik ise birtakım kanunlara bağlıydı. Sümer kanunlarında ana ile babanın çocukları üzerinde eşit hakları vardı. Yalnız, bazı hallerde erkek karısını satabilirdi. Kocalarını aldatan kadınlar ölüm cezasına çarptırılırlardı. Çocuk sahibi olamıyan kadını boşamak da erkeğin hakkıydı.

Eski Mısır’da Evlilik
Mısır’da firavunlar kızkardeşleriyle evlenmeyi âdet edinmişlerdi. Böylece, tahta geçeceklerin tam ma-nasiyle firavun kanından olması sağlanıyordu. Zamanla, kızkardeşle evlenme usulü halk arasına da yayıldı. Firavunların, ayrıca, memleketin en seçkin kızlarından kurulu kalabalık haremleri de vardı. Eski Mısır’da boşanmalar pek azdı. Evlilik çoğunlukla iyi düzenleniyordu. Kadınların hâkimiyeti çok fazlaydı.

Babil’de Evlilik
Babil’de erkekler deneme mahiyetinde olmak üzere bir kadınla yaşıyabiliyorlardı. Kanuni evlenmeyi ise tamamen anne ile babanın hazırlaması adetti. Evlenecek çağda kızı olan babalar, yılın belli bir gününde, kızlarını alıp şehirlerin büyük alanlarına getirirlerdi. Evlenmek isteyen erkekler de bu alanlarda toplanır, kendi zevklerine göre bir kız seçmeye çalışırlardı. Evlenecek kızların tanıtılmasını bir memur üzerine alır, kızların hepsini teker teker açık artırmayla satardı. Bundan sonra da evlenmenin kanuni tarafına geçilirdi.

Çinlilerde Evlilik
Çin’de evlilik aşkla pek ilgili değildi. Ayrı cinsten gençler birbirlerinden uzak çevrelerde yetiştirilirler, pek temas ettirilmezlerdi. Çin’de de evliliği anne ve babalar kararlaştırır, her türlü hazırlığı onlar yapardı. Yaşı geçip de evlenmeyen erkeğe iyi gözle bakılmazdı. Çinliler, nüfuslarını bir an önce artırmak için gençleri evlenmeye teşvik ederlerdi.

Antik Yunan’da Evlilik
İlk çağlarda evlilik bir nevi alışveriş sayılıyordu. Kızın babası ona çeyiz verirdi, fakat damat da kaynatasına değerli hediyeler vermek zorundaydı. Yunanlılar, aşkın evlilikten sonra geldiğine inanmışlardı. Ünlü şair Omeros’un devrinde Yunanlı kadın, kocasına olan sada-katiyle ün salmıştı. Fakat Yunanlı erkek karısına asla sadık kalamıyordu. Bunlara rağmen evlilik iyi işliyen bir müesseseydi.

Sparta’da Evlilik
Eski Yunanistan’da Spartalı kocalar, karılarını yüksek mevkideki kimselere kiralayabiliyorlardı. Erkeğin en büyük gayesi sağlam, kuvvetli, kabiliyetli çocuklar yetiştirmekti. En uygun evlenme çağı erkekler için, kadınlar için 20 yaştı. Evlilik doğrudan doğruya ana-babanın önayak olmasıyla gerçekleşirdi. Yalnız, evlenme çağları geçip de evlenemeyen kadın ve erkeklerin bir an önce kendilerine eş bulabilmelerini sağlamak için ayrı bir usul de vardı: Evlenmek isteyen kadın ve erkekler karanlık, büyük bir odada buluşurlar, erkekler, kadınların yüzlerini hiç görmeden, eşlerini seçerlerdi. Spartalılar, karı-kocaların birbirlerini hiç aldatmadıklarını ileri sürer, bununla övünürlerdi. Boşanma da pek azdı. Spartalı ünlü general Lysandros karısını bırakıp ondan daha güzel bir kadınla evlenmek istediği için cezalandırılmıştı.

Yukarıda da belirttiğimiz gibi zaman içinde evlilik ve evlilik kurumu çok fazla değişiklik göstermiştir. Şuan da zamanımız içinde evlilik tarihimizi bulmaya çalışacağız. Bununla beraber evlilik zaman içinde belirli ritüellere bağlanmış, Türkiye’de ve dünya da çok farklı geleneklere göre dünya evine girilmiştir. İşte o aşamalar…

Evlilik Aşamaları Nelerdir?

1- Görücülük, Dünürcülük / Kız Bakma, Kız İsteme

İlk aşama olan görücülük, kız bakma, kız arama, kız beğenmeyi ifade eder. Kentlerde daha çok tanışıp anlaşarak evlenme yaygınken, geleneksel kesimde görücülük daha yaygındır.

Oğullarını evlendirmek isteyen aileler, ilkin akrabalarından, komşularından, yakın çevrelerinden başlayarak kız aramaya çıkarlar. Bu konuda kendilerine komşuları ve tanıdıkları da yardımcı olurlar.Evlenecek delikanlıya kız aramak, kız bakmak için baş vurulan bu adete “görücülük”, “görücüye çıkma” gibi adlar verilir.

Erkeğin aile üyeleri akraba ve komşularından seçilen birkaç kadının, beğenilen kızın evine ziyarete gitmeleri, kızı görmeleri, onu incelemeleri ve niyetlerini açığa vurmaları, görücülüğün kız bakma aşamasını oluşturur. Bu tür evlenmede eşlerden çok, onların yakınlarının beğenisi, isteği ve girişimi söz konusudur. Kuşkusuz erkek de bu tercihi genellikle onaylar.

Kız görmeye genellikle habersiz gidilir. Son zamanlarda aracı olarak adlandırılan kişiler kız evinin ağzını aradığı için kız evi aslında haberdardır. Kızın davranışlarına bakılarak istekli olup olmadığı anlaşılır. Kızın ikramda bulunması, yanlarında oturması isteyip istemediğinin belirtisidir.

Kız evinden olumsuz cevap alınacağı sezilirse başka adaylar üzerinde durulur. Görücüye çıkma, kız bakma Türkiye’nin değişik bölgelerinde kimi ayrıcalıklar ve yöresel özellikler göstermekle birlikte yine de bu usul ana çizgileri bakımından aynıdır.

Ancak kesin karara varmadan önce gerek oğlan, gerekse kız ailesi adaylar hakkında bilgi toplamaya çalışırlar. Elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi kız için işgüzar, namuslu, terbiyeli, evine ve törelerine bağlı olup olmadığı; oğlan içinse kötü alışkanlıklarının bulunup, bulunmadığını, işine, mesleğine bağlılığı noktalarında toplanmaktadır. Kız ve oğlan evlerinin karşılıklı olarak bir değerlendirmeye varmaları sonucunda, kız istemeye, yani dünürcülük aşamasına geçilir.

Dünürcülük beğenilen kızın istenilmeye gidilmesidir. Dünürcülük genellikle erkeklerin de katılımıyla gerçekleştirilir. Dünürcü olarak kız evine sözü geçen kişiler de bulundurulur. İlk gidişte oğlan evinin bir büyüğü “Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz” diyerek niyetlerini belli eder. Kız evinden bir büyüğün “Allah yazdıysa olur” şeklindeki ifadesi kızın verileceği şeklinde yorumlanır. Genellikle ilk istenişte kız verilmez. “Kız evi naz evi”dir. Bu arada kız evinde erkek tarafının getirdiği şeker, lokum, çikolata gibi yiyecekler (şirinlik, ağız tadı vs.) yenilir. Bazı yörelerimizde Kur’an da okunur.

2- Söz Kesme

Söz kesimi dünürcülük yani kız isteme aşamasından sonra gelmektedir. Dünürcülük yoluyla anlaşan ailelerin, bu anlaşmalarına daha geniş bir çağrılı huzurunda yine sözle iyice pekiştirmelerine “söz kesimi” ya da “söz kesme”, “kız bitti” denmektedir. Söz kesiminde başlık ve hediyeler de konuşulur, söze bağlanır. Söz kesmeye bazı yörelerde küçük nişan adı da verilmektedir. Kızın verilmesi kesinleştikten sonra oğlan evinden getirilen bir baş örtü ile yüzük kıza takılır. Kızın başı bağlanmış, sözü kesilmiş, etrafa böylece duyurulmuş olur. Bugün oğlan evinin getirdiği lokum, bisküvi dağıtılır, şerbet içilir.

3- Nişan

Söz kesiminden sonra gelen aşama “nişan”dır. Buna büyük nişan adı da verilmektedir. Nişan töreni genellikle kız evi tarafından düzenlenir. Ancak masraflar oğlan evine aittir. Nişan öncesinde kız ve birkaç yakını nişan alış verişine götürülür. Burada kıza ve akrabalarına nişan için giyecek alınır. Kız evi de oğlana ve yakınlarına giyecek alır. Kıza alınanlar “nişan bohçası” içerisine konularak kız evine gönderilir. Damada da nişan bohçası hazırlandığı olur.

Nişana tüm köy davet edilir. Davet işine oku adı verilir. Geleneksel kesimde oku işi köylüye şeker, mendil, havlu dağıtılarak veya sadece ağızla söylenmek suretiyle gerçekleştirilir. Yakın akrabalara ve hatırı sayılır davetlilere ise elbiselik kumaş dağıtılır. Buna top adı verilip, alış veriş sırasında oğlan evine aldırılır. Alınan okunun karşılığı nişana götürülür. Bazı yörelerimizde nişan yemekli yapılmakta, bazılarında ise lokum, bisküvi yeterli gelmektedir. Yemekli yapılan nişanlarda oğlan evi kız evine “kına davarı” adı altında bir hayvan alıp, kesecek olan kişi ile birlikte kız evine gönderir.

Genellikle oğlan evinde toplanan davetliler topluca kız evine giderler. “Nişan elbisesini giyen kıza kayınvalidesi ile oğlanın yakınları tarafından “takı” denilen ziynet eşyası takılır. Özellikle kasaba ve kentlerde, daha önceden yaptırılmış ya da hazır olarak satın alınmış olan yüzükler, bir büyük tarafından bu tür törenlerde adet olduğu üzere kalıplaşmış söz ve dileklerle adayların sağ ellerinin nişan parmaklarına takılır…Geleneksel kesimde nişan töreni, erkeklerin ve kadınların ayrı yerlerde oturdukları bir evde yapılır. Yüzükler takıldıktan sonra gelin ve damat orada bulunanların elini öper. Varlıklı ve kültür değişmelerine açık kasabaların nişan töreni için gazino kiraladıkları, nişanı tantanalı ve kaç-göç adetine uymadan kutladıkları da bilinmektedir. Kentlerde ise, bu tören daha özgür biçimde “kaç-göç”e önem verilmeksizin, kadın erkek bir arada yapılmakta ve kutlanmaktadır.

Nişanlılık süresi ailelerin durumuna bağlıdır. Özel durumlara bağlı olarak bu süre uzayıp, kısalabilmektedir. Geleneksel kesimde önceleri nişanlıların birbirleri ile görüşmeleri engellenirken, günümüzde görüşme yakın akrabaların da bulunduğu bir ortamda sağlanmaktadır. Nişanlıdan ayrılan çiftlerin daha sonda köy içinden birisi ile evlenmesi zor olduğundan bu yöntem uygulanmaktaydı. Nişandan sonra bazı yörelerimizde “dini nikah” yapılmakta, bu durumda çiftler birbiri ile rahatlıkla görüşebilmektedir.

Oğlan evinin nişandan dönmesi durumunda kıza alınan takılar iade edilmemekte, tersi durumunda takıların iadesi söz konusu olmaktadır. Nişanla düğün arasına dini bayramların rastlaması durumunda oğlan evi kıza hediye almak durumundadır

4- Düğün

Nişan ve düğün arasında kızın çeyiz hazırlıkları tamamlanır. Annesi, akrabaları veya kızın kendisi tarafından hazırlanan çeyizler sandıklara konur. Kız çeyizi düğünden birkaç gün önce kızın arkadaşları tarafından yıkanır, kız evinde sergilenir. Kimi yörelerde çeyiz kız evinde sergilenmeyip oğlan evine yerleştirilir. Kızın çeyizinin kız evinden alınıp, oğlan evine götürülmesi sırasında sandık parası verilmesi, çeyiz alacaklara yemek verilmesi, oğlan evine serildikten sonra çeyiz altında eğlenceler düzenlenmesi, nazara karşı yapılanlar yörelere göre değişiklik göstermektedir. Çeyizin alınmasına algı, ayar, çeyiz götürme, çeyiz alma gibi isimler de verilmektedir. Bazı yörelerde çeyiz gelinle birlikte götürülmektedir.

Düğün aşamaları yörelere göre farklılık göstermektedir. Genellikle üç gün veya bir hafta süren düğünler eskiden Salı günü başlayıp Perşembe günü bitmekte iken, günümüzde Cuma günü başlayıp Pazar günü sona ermektedir.

Düğün tarihine kız ve oğlan aileleri ortaklaşa karar verirler. Düğünden önce de kız düğün alış-verişine götürülür. Eksik eşyaların tamamlanması, gelinliğin alınması, nikah genelde bugün halledilir. Resmi nikaha izinname adı da verilmektedir. Bu alış-verişte de her iki taraf birbirine hediyeler alır. Oğlan evi ayrıca düğün davetiyesi olarak top olarak adlandırılan kumaş alır. Bu kumaş kız evi tarafından kesilip davet amacıyla kullanılır.

Düğüne kız ve oğlan babası karar verirler. Genelde günsalık olarak da adlandırılan bu günde düğün hazırlıkları görüşülür. Düğün içinde de kendi içinde adetler barındırır. Bunlar ise şöyledir;

a) Düğün Bayrağı

Düğün, oğlan evine bayrak asılması ile başlamaktadır. Cuma günü öğle nazından sonra camiden çıkanlar oğlan evine gelerek düğün bayrağı asarlar. Düğün bayrağı yörelere göre değişmekle birlikte genelde Türk bayrağı olmaktadır. Uzun bir sırık üzerine takılan bayrağın tepesine elma, soğan, ayna gibi eşyalar takılarak hazırlanmaktadır. Kimi yörelerde bayrağın yanında gelin ve damadı simgeleyen farklı renklerde kumaş da yer alır. Bayrağı köyün her tarafından görünecek şekilde evin uygun bir yerine genellikle çatıya asarlar. Dualar okunur veya gençler bayrak manileri okurlar. Bu işi yapan kişiye bayraktar denir. Bayrak asılırken dibine kan akıtmak amacıyla horoz kesilir, kilitlenmiş bir kilit takılır (Güveyin bağlanmasını önlemek amacıyla. Bu kilit gerdeğe girilirken açılır) Bugün oğlan evi tarafından bayrak yemeği adı altında yemek hazırlanır. Bazı yörelerimizde sağdıç evine de bayrak takılmaktadır.

b) Kına Gecesi

Kına geceleri ayrı bir önem ve özellik göstermektedir. Evlenecek olan kızın; ailesi, yakınları ve arkadaşları ile kadın kadına geçireceği bu son gece asıl düğün günü olarak da bilinen gelin alma gününden bir gün önceye rastlamaktadır.

Bugün, hüznün yoğun olarak yaşandığı bir gündür. Geleneksel yapının yoğun yaşadığı bölgelerde hala eski önemini korumaktadır. Büyük kentlerde ise artık ya yapılmamakta veya sadece eğlenceden ibaret bir gün olma niteliğini taşımaktadır. Şehir merkezlerinde kına geceleri asıl fonksiyonundan uzaklaşmaya başladı. Daha önceleri kızın evden ayrılışı, son vedalaşması biçimindeyken, günümüzde eğlenceye dönük, nikahla evleniliyorsa düğünün yerini alan bir eğlence durumuna geçti.

Bu geceye el kınası, has kınası, gelini kınaya çekme, kına düğünü kına basma, yaygın olarak da kına gecesi gibi çeşitli adlar verilmektedir.

Kına yakmak eski İslam geleneklerindendir. Geleneksel toplumlarda kınanın eşleri birbirine sevgili yapmak amacı ile yakıldığı söylenmektedir. Kına aynı zamanda koruyucu özelliği ile karşımıza çıkmaktadır. Gelin ve davetlilerin ellerine yakılarak, evliliğin bir anlamda kutlanıp kutsanması sağlanmaktadır.

Kına gecelerinde uygulanan adet ve uygulamalar esasta bir olmakla beraber, ayrıntılarda birtakım özellikler gösterir.

Kınaya davet, bazı yörelerde kuru kına, sakız, şeker dağıtılmak veya ağızdan söylemek suretiyle yapılmaktadır.

Geline yakılacak kına oğlan evi tarafından alınır. Çoğu zaman kız evine gün öncesinde çerezlerle birlikte gönderilir. Kimi zaman da giderken götürülür. Özenle hazırlanan kına tepsisinde çerezler, tatlılar, kına çöreği veya kına helvası bulunur.

Kına gecesi olarak adlandırılan bu günden başka bazı yörelerimizde ana kınası olarak adlandırılan bir gün de vardır. Bugün kızın annesi tarafından alınan kına kadınlar ve kızların toplanmasından sonra kızın başına yakılır. Buna baş bozma, gelin baş kınası da denilmektedir.

Bu geceye el kınası, has kınası, gelini kınaya çekme, kına düğünü kına basma, yaygın olarak da kına gecesi gibi çeşitli adlar verilmektedir.

Kına yakmak eski İslam geleneklerindendir. Geleneksel toplumlarda kınanın eşleri birbirine sevgili yapmak amacı ile yakıldığı söylenmektedir. Kına aynı zamanda koruyucu özelliği ile karşımıza çıkmaktadır. Gelin ve davetlilerin ellerine yakılarak, evliliğin bir anlamda kutlanıp kutsanması sağlanmaktadır.

Kına gecelerinde uygulanan adet ve uygulamalar esasta bir olmakla beraber, ayrıntılarda birtakım özellikler gösterir.

Kınaya davet, bazı yörelerde kuru kına, sakız, şeker dağıtılmak veya ağızdan söylemek suretiyle yapılmaktadır.

Geline yakılacak kına oğlan evi tarafından alınır. Çoğu zaman kız evine gün öncesinde çerezlerle birlikte gönderilir. Kimi zaman da giderken götürülür. Özenle hazırlanan kına tepsisinde çerezler, tatlılar, kına çöreği veya kına helvası bulunur.

Kına gecesi olarak adlandırılan bu günden başka bazı yörelerimizde ana kınası olarak adlandırılan bir gün de vardır. Bugün kızın annesi tarafından alınan kına kadınlar ve kızların toplanmasından sonra kızın başına yakılır. Buna baş bozma, gelin baş kınası da denilmektedir.

Kına gecesi, kız evinde düzenlenir. Çağrılı kadınlar ve genç kızlar önce oğlan evinde toplanırlar. Bunlara kınacı da denmektedir.

Kınacılar gelinceye kadar kız evinin yakınları çeşitli eğlenceler düzenlerler. Oğlan evinin gelmesiyle kız evi mahzunlaşır, eğlenme sırası oğlan evindedir.

Oğlan evinden gelenler kız evinde karşılanarak ağırlanır.

Oyunlar, eğlenceler bir süre devam ettikten sonra sına kınanın yakılmasına gelir.

Bazı yörelerde gelin kıyafetini değiştirir. Başına al duvak örtülerek kına için hazırlanır.

Gümüş veya bakır tas içerisinde başı bütün yani analı babalı, başından ayrılık geçmemiş bir kadın tarafından kına karılır. Kınanın içine bozuk para da konur. Bu hem bereket dileği, hem de kına yakan kişiye baht açıklığı sağlamak amacına yöneliktir.

Edirne ve Kırıkkale’de gerçekleştirilen kına sekiği denilen adet oldukça ilginçtir. Kına gezdirme anlamına gelen bu uygulamada hazırlanan kınaya iki tane mum dikilir. Bunlardan biri kız, diğeri erkek çocuğu simgeler. Amaç gelinin kızı ve oğlu olmasını sağlamaya yöneliktir. Kına tepsisi delikanlıların eline verilir. Gelinin bir koluna kız, diğer koluna yeni gelin girerek, kına tepsisi önde, gelin arkada olmak üzere üç kere meydanda dolaşılır.

Gelin kız hazırlandıktan sonra başına al pullu bir duvak örtülerek genç kızların söylemiş olduğu ilahiler eşliğinde ve içinde mumların yakıldığı kına tepsisi ile ortaya getirilir.

Kıbleye çevrilmiş yastığın çevresinde üç kere dönülerek kimi yörelerimizde üç kere yastığa oturup kaldırılarak oturtulur.

Gelinin kınasını yine başı bütün bir kadın ile bir genç kız yakar. Bu arada kız elini açmaz. Kaynana gelinin elinin ortasına altın veya para koyar. Gelinin ellerine, ayaklarına kına yakılır. Eskişehir’de gelin, iki kat yapılmış yastığın üzerine, kolları başının üzerinde çapraz yapacak şekilde oturur. Yengelerden birisi sağ eline ve sol ayağına, diğeri sol eline ve sağ ayağına olmak üzere kına yakar.

Kına yakan kişinin bir hata yapmaması gerekir. Kınanın yanlış yakılması o kişinin cezalandırılmasını gerektirir. Ceza olarak bir hayvan kesmek zorundadır.

Kına şekilleri de farklılık gösterir.

Sıvama elin bileğe kadar tamamen ve hiç boşluk bırakmadan yakılmasıdır. Yüksük yalnız parmak uçlarına,

Kuş gözü avuç içine tekerlek olarak yakılmasıdır.

İp kınasında da ele ip sarılır, kına öyle yakılır. İp olan yerler kına tutmaz ve değişik şekiller oluşturulur.

Gelinin el ve ayaklarına kına yakıldıktan sonra bağlanır.

Kına yakılırken gelin ve akrabaları ağlar. Gelin ağlamazsa hevesliymiş denilir. Bu arada baş övme, gelin okşama, yakım denilen kına türküleri söylenir.

c) Asıl Düğün Günü(Gelin Alma)

Gelin alma, gelinin baba ocağından alınıp oğlan evine götürülmesi sırasındaki uygulamaları içerir.

Kız beğenme, görücülük, dünür, söz kesme, nişan, düğün hazırlığı, çeyiz düzme, kına gecesi derken sıra asıl düğün günü olarak da adlandırılan gelinin oğlan evine götürülmesine gelir.

Bölgelere göre farklı olmakla birlikte genelde bir hafta, üç gün veya iki gün süren düğünlerde son gün gelin almadır. Perşembe veya son zamanlarda Pazar gününe rastlayan bugüne “gelin götürme, kız alma/çıkarma, hak alma, gelin savması, gelin göçürme” gibi çeşitli isimler verilmektedir.

Düğün alayı, camiden anons yapılarak, komşulara davetiye gönderilerek veya davul – zurna eşliğinde düğün kahyasının tüm evleri dolaşıp herkesi davet etmesi ile oluşturulur. Öğle üzeri veya öğleden sonra yol yakınsa yürünerek, uzaksa arabalarla gidilir. Gelin almaya gidenlere: Seğmen, gelinci, düğüncü, yengeci, dünürsü, gellancı, gelin götürücü, hakçı adları verilir. Gelin almaya; davetliler, oğlan tarafı yakınları (elti, görümce, kaynata, amca vb.) ve son zamanlarda damat gitmektedir. Gelinin kaynanası gelin almaya gelmez, gelini evde bekler.

Düğün alayı kız evine, düğün bayrağı önde olmak üzere davul-zurna eşliğinde gider.
Bazı yörelerde kız evi ile oğlan evinin 2 ayrı bayraklı düğün alayı olur. Kız evi düğün bayraklıları oğlan tarafını köy sınırında bekler ve karşılaştıklarında oğlan tarafına sorular sorarlar. Kız tarafının sorularına erkek tarafı cevap verebilirse birlikte eğlenirler, bilemezlerse kız tarafına “bayrak yolu” (para) verilir.

Dünyadan İlginç Evlilik Gelenekleri

Bulunduğu coğrafyadaki, kültürden, dini inançlardan, siyasi yapıdan etkilenen düğün adetleri, dünyada büyük farklılıklar gösteriyor. Hatta kimi ilginç adetleri okuyunca gözlerine inanamayacaksınız. Damada küfür edenler mi dersiniz, gelinin üzerini kirletip sokak ortasında o halde dolaştıranlar mı?

Hindistan Düğün Gelenekleri

Geçmişindeki kast ve sömürgecilik sistemi ile dini geleneklerin etkisinde kalan Hindistan’da düğün adetlerinin çeşitlilik gösteriyor. Hindistan’da düğünler 3 bölümden oluşuyor. Birinci bölüm düğün hazırlıkları ve düğünden önce düzenlenen partilerdir. Bizde kına gecesine karşılık gelebilecek bu partilerde geline “mehndi” adı verilen kınalar yakılıyor yerel şarkılar eşliğinde dans ediliyor.

İkinci bölüm ise düğün günüdür. Düğün günü damat, kayınvalidesi tarafından karşılanıyor. Damadın ayakları yıkandıktan sonra, kendisine bal ve süt ikram ediliyor. Gelinler de beyaz gelinlik yerine “sari” isimli, bol işlemeli kumaşı vücutlarına sararak hazırlanan kıyafeti giyiyor.

Düğünlerin üçüncü bölümü ise gelin ile damadın yaptığı ateş dansıdır. Düğün yerinde yakılan kutsal ateşin etrafında gelin ile damat 4 kere dönüp, masalarına doğru koşarlar. İnanışa göre, masaya ilk kim oturursa, evde onun sözü geçer.

Çin Düğün Gelenekleri

Çin’in düğün geleneklerinde astrolojiye başvurulur. Damadın ailesi bir astroloji uzmanına giderek, çift ile ilgili görüşlerini alır. Uzman bir horoskop hazırlar. Bu horoskobu damadın ailesi kabul ederse, gelin adayının ailesine gönderir ve aynı şeyi onların da yapmasını ister.

Düğün öncesinde gelinin ailesine bir takım hediyeler gönderilir ve bu hediyeler arasında çay önemli bir yere sahiptir. Gelin düğünde talih ve mutluluğun simgesi olduğu için kırmızı kıyafet, kırmızı ayakkabı giyer ve kırmızı duvak örter. Evden ayrılan gelin, ağlayarak ailesine bağlılığını ifade eder.

Afrika Evlilik Gelenekleri

Afrika çok ilginç evlilik geleneklerine ev sahipliği yapıyor. Kıtanın bazı bölgelerinde damat adayı kızı ailesinden istedikten sonra kızın ailesi teklifi kabul ederse kızlarına para ve fıstık verir. Gelin adayı, fıstığı önce damatla bölüşür. Daha sonra çiftin birleşmesine yardımcı olan kişilere de bir parça fıstık verilir. Bu, paylaşım aynı zamanda akrabalara, komşulara, eşe dosta, düğün daveti anlamına da gelir.

Düğün günü gelin ve damat, çalı süpürgesinden atlama geleneğini yerine getirir. Bu gelenek, evlenecek çiftin geçmişe dair tüm kötülükleri süpürerek arkalarında bırakmalarını simgeler.

Rusların İlginç Düğün Gelenekleri

Rusya’da gelin ile damat, bizdekinin aksine, nikah töreninde evlilik yüzüklerini sağ ellerinin yüzük parmağına takar. Eğer bir kişi alyansını sol eline takıyorsa bu onun bir zamanlar evli olduğunu ya da eşini kaybettiğini gösterir.

Düğün somunu, Rusların ilginç ve geleneksel bir ritüelidir. Özel olarak pişirilen somunun hamurunu mutlu bir evliliği ve birçok çocuğu olan bir kadın yoğurur. Düğün günü damat ve gelin somundan ısırırlar. En fazla ısıran kişinin ailenin reisi olacağı kabul edilir.

Düğünlerde Rus damatları bir takım eğlenceli testlere de tabiidir. Bu testlerde damadın herkesin ortasında geline aşkını ilan etmesi, dans etmesi ya da şarkı söylemesi gibi performanslar sergilemesi beklenir.

Alman Düğün Gelenekleri

Almanya’da düğüne gelen konuklar, gelin ile damadın üstüne bereketi simgeleyen pirinci serperler. Gelinin saçında ne kadar pirinç tanesi kalırsa, çiftin o sayıda çocukları olacağına inanılır. Tören sonunda gelin ile damat beraber bir kütüğü keserler. Bu, evlilikleri süresince karşılaştıkları güçlüklerin üstesinden birlikte gelecekleri anlamını taşır.

İtalyan Düğün Gelenekleri

İtalya’da pazar günleri evlenmenin çifte şans getireceğine inanılır. Gelin ile damadın şapel önüne gelip düğüm atma ritüeli de ilginçtir. Düğün töreninde davetlilerin Güney İtalya’nın geleneksel bir dansı olan The Tarantelle adlı bir dansı yapmaları beklenir. Bu sayede yeni evlenecek çiftin yuvasına bolluk ve bereket geleceğine inanılır. Gelin ile damadın paylaşacağı yatağı, düğünden önce evli olmayan iki kız yapar.

Bosna Hersek’te Düğün Gelenekleri

Bosna-Hersek’te evlenme çağına gelmiş bir kızı isteyen damat adayı, kız evine yemeğe davet edilir ve ailenin büyükleri ile evlilik hakkında konuşulur. Kızın aile büyükleri damat adayı ile ilgili bir karara vardıktan sonra kahve ikramına geçilir. Şekerli kahve damat adayının evlilik için uygun görüldüğü, sade kahve ise damat adayının reddedildiği anlamını taşır.

Pakistan’da Düğün Gelenekleri

Pakistan’da damat adayı kızın aile büyükleri tarafından zorlu bir sınavdan geçirilir. Bu sınav, aile büyüklerinin damat adayına akla gelebilecek tüm hakaret ve küfürleri etmeleri, damat adayının ise tüm bunlara katlanabilecek kadar soğukkanlı olmasına dayanır. Sınavdan başarıyla geçen genç evlilik iznini almış olur.

İskoçya’da Düğün Gelenekleri

İskoçya da çok ilginç düğün geleneklerinin yaşandığı bir ülke. Düğünden önce gelinin yakınları yumurta, salça gibi gıdalar karıştırarak gelin adayının üzerine boca eder. Baştan aşağı bu karışımla kaplanan gelin, herkes görsün diye de şehirde dolaştırılır. Bu geleneğin amacı, onu evlilikte yaşayabileceği tüm zor ve kötü koşullara karşı hazırlamaktır. Ayrıca İskoçya’da gelin ile damat düğünde birbirlerinin ayaklarını yıkar. Alçak gönüllüğü sembolize eden bu geleneğin bugün modern düğünlerde de kendine yer bulduğunu görebiliriz.

Kore’de Düğün Gelenekleri

Kore’de evlilik geleneklerinde ördek ve kazın önemli bir yeri vardır. Önceden damatlar arkalarında kaz taşıyarak beyaz bir atın üstünde gelinin evine gidiyorlarmış. Bugün ise sembolik olarak tahta kaz kullanılır. Bir başka geleneğe göre de düğünden sonra bir çift tahta ördek yeni evli çiftin evine yerleştirilir. Eğer ördekler karşılıklı konursa çiftin iyi geçineceğine, ters konulursa kavga edeceklerine inanılır.

Belçika’da Düğün Gelenekleri

Belçika’da ise en önemli gelenekler arasında mendile isim işlemek gelir. Gelinin ailesi, kızlarının adının işlenmiş olduğu mendili düğüne götürerek davetlilere gösterir. Daha sonra gelin bu mendili düğün boyunca üzerinde taşır. Düğün bittikten sonra gelinin ailesinin evine geri getirilen mendil, gelinin kız kardeşi varsa onun adı işlenerek saklanır, yoksa mendil gelinin kızına kalır.

Finlandiya’da Düğün Gelenekleri

Finlandiyalı gelinler düğünde el yapımı altın bir taç takarlar. Törenden sonra gelin, etrafında toplanan bekar genç kızlar arasından seçtiği birine tacını verir. Seçilen kızın, en kısa zamanda evleneceğine inanılır. Finlandiyalıların geçmiş düğün gelenekleri arasında ise evliliklerini açık arttırma şeklinde yapmak yer alıyordu. Damat ve gelinin babası, pazarlık yapardı. Belirlenen para çeyiz için kullanılırdı.

İngiliz Düğün Gelenekleri

Gelin ile damat düğün törenlerinin yapılacağı kiliseye girerken ve çıkarken, evliliklerini kötü ruhlardan korumak için çan çalınır. Ayrıca düğüne katılan davetliler, gelin ve damat adayı üzerine çiçek atarlar. Böylece çiftin mutlu bir yuva kuracağına inanılır.

Fransa’da Düğün Gelenekleri

Fransa’da evlenecek çiftlerin törende yer alacak çiçeklerini davetliler getirir. Gelin ve damadın, düğün günü kullanılan ve nesilden nesile aktarılan evlilik kabından şarap içmesi de bu ülkedeki evlilik gelenekleri arasında yer alır.

İsrail’de Düğün Gelenekleri

İsrail’de Musevi inancına göre, düğünlerde Kudüs’teki kutsal tapınağın yok oluşunu sembolize eden içi cam parçalarıyla dolu olan bir beze basma geleneği vardır. Törende cam kırmak ise hayattaki mutluluğu ve üzüntüyü sembolize eder.

Bulgaristan’da Düğün Gelenekleri

Bulgaristan’da erkek, sevdiği kızı ailesinden istemeye arkadaşlarıyla gider ve yanında mutluluk, sağlık ve zenginliği temsil eden “rakia” denilen özel bir ev viskisi ve “zdravet” adı verilen yeşil çiçeklerden küçük bir buket götürür. Eğer kızın babası, evliliği onaylarsa kızına 3 kez evliliğe hazır olup olmadığını sorar. Kız “Evet” derse kızın ailesi de erkeğin ailesine hediyeler yollar. Ayrıca düğünden önceki Perşembe günü, yeni bir ailenin oluşumunu simgeleyen özel bir ekmek yapılır.

Filipinler’de Evlilik Gelenekleri

Filipinlerde halkın yüzde 80’i Katolik’tir ve evlilik törenleri gösterişli bir şekilde kilisede yapılır. Bu ritüellerden en ilginç olanlarından biri duvak seremonisidir. Törende bir ucu gelinin başında tutturulan duvağın, diğer bir ucu da damadın omuzuna uzatılır. Bu ritüel gelin ve damadın hayatları boyunca birbirlerini koruyup kollama ve sağlıklı olma dileklerini de temsil eder. Filipinlerin, Vatikan dışında boşanmanın yasak olduğu tek ülke olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

Türkiye’den İlginç Evlilik Gelenekleri

Türkiye; farklı kültürlerin bir arada yaşadığı, geniş bir coğrafyada hüküm süren önemli bir Türk devletidir. Orta Asya kültüründen Anadolu kültürüne taşınan ve İslam kültürü ile sentezlenen Türk kültürü birçok farklı gelenek, görenek, örf ve âdeti barındıran önemli bir kültür mozaiği oluşturmaktadır.
Dışardan bakıldığında tuhaf gelen ancak Türklerin özümseyip sürekli olarak uyguladığı, yabancıları şaşırtan birçok farklı gelenekleri bulunmaktadır. Bu geleneklerden pek çoğu artık sadece küçük yerleşim yerlerinde bulunuyor olsa da, bu geleneklerin bazıları şehirlerde de kendilerinden izler taşımaktadır.


Evlilik İçin Birbirine Uygun Burçlar

Burçların birbiri ile uyumu ve bunun eşler üzerine etkileri. Hangi burçlar, hangi burçla daha uyumludur? Evlenmek için ideal olan burçlar hangileridir? Kim kiminle mutlu olabilir? Hangi burç evlilikte nasıl davranır? Uzun ömürlü bir evlilik için burcunuz önemli midir?

Hangi Burç Döneminde Evlenmek İstersiniz?

Doğum tarihlerimiz bizim karakter yapımızı, nelere yatkın yada uzak olduğumuzu, karşımıza çıkabilcek fırsat ve tehditler hakkında yol gösteren bir zaman noktasıdır. Bu an ne kadar değerliyse normal şartlar altında hayatımızın uzunca bir süresini vakfedeceğimiz evliliklerimizin de vakitleri çok önemli olacaktır. İki insan yaşamını birleştirdiğinde farklı bir organizma dünyaya gelecektir; evlilik hayatı. Çiftler bu hayatta farklı bir karaktere bürünebilir adeta evlilikte farklı kişiler gibi, yani evliliklerin burç karakteri gibi reaksiyon verebilmektedirler. Bu hayatın doğum tarihlerini gelin beraberce analiz edelim.

Mutlu Bir Evlilik İçin Ne Yapmalı?

Başladığı evliliği hayatının sonuna kadar mutlu bir şekilde götürmek herkesin hayalidir. Her evlilikte aynı kurallar geçerli olmasa da mutlu evliliğin bazı şartları vardır. Eşlerin birbirine saygılı olması, yalan söylememesi, her daim sadık olması bu kuralların başında geliyor. İşte size mutlu evliliğin sırları…

gelin damat

Partneriniz Evlilik İçin Doğru Kişi mi?

İnsanın yoldaşını, yol arkadaşını seçtiği önemli bir hayat evresi ve aşamasıdır evlilik kararı ve eş seçimi. Bu seçim yolda nelerle hatta kimlerle karşılaşacağımızı, neler görüp yaşayacağımızı, kısacası yolu nasıl yürüyeceğimizi etkiler yani bir anlamda hayatımızın akışını değiştirir. Herkesin arzu ettiği, doğru kararı vermiş olmaktır, yolu yürürken “İyi ki…” diyebilmektir. Doğru insan kim ve doğru zaman ne zaman?

Sevgilinizi Evliliğe Nasıl İkna Edersiniz?

Evlilik genellikle birçok kadının hayalini süslerken erkeklerin bu konuda daha geri planda kaldığını düşünürüz. Bunun nedeni olarak özgürlüklerinin kısıtlanacağı, ilişkinin sıradanlaşacağı, bağlanma korkusu, bir evi geçindirmenin zorluğu gibi kalıplaşmış sebepleri söyleyebiliriz. Aslında erkeklerin çoğunun içinde bu korkulara rağmen sıcak bir yuva kurma isteği yatar. İlişkide aşağıdaki koşullar sağlandığında bu istekte kendiliğinden ortaya çıkacaktır.

Aşk Evliliği mi, Mantık Evliliği mi?

“Aşk evliliği mi mantık evliliği mi?” Sorusu yıllardır beni de en çok düşündüren konulardan birisidir.

Ben de aşk evliliklerinden yanayım, ancak aşk evliliklerinde neden daha çok sorun çıkıyor?


Yorum oku – yaz